
Dünya Siyasetinin Genel Çerçevesi
Küresel siyasi manzara giderek daha çok kutuplu hale geliyor ve gücün çeşitli devlet ve devlet dışı aktörler arasında dağılmasıyla karakterize ediliyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın geleneksel Batı hakimiyetine, Çin ve Hindistan gibi yeni güçlerin yükselişi meydan okuyor.
Küreselleşme, ülkeler arasındaki ekonomik karşılıklı bağımlılığı yoğunlaştırdı ve uluslararası iş birliğini gerekli ama aynı zamanda daha karmaşık hale getirdi. Uluslararası kuruluşlar (örneğin Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü) küresel ilişkilerin yönetilmesinde kritik roller oynamaktadır. Ancak bu kurumlar değişen güç dinamiklerine uyum sağlama ve küresel sorunları etkili bir şekilde ele alma konusunda zorluklarla karşı karşıyadır. Bölgesel çatışmalar ve güvenlik kaygıları (örneğin Orta Doğu’daki istikrarsızlık) küresel siyaseti şekillendirmeye devam ediyor. Büyük güçler sıklıkla kendilerini doğrudan ya da ittifaklar yoluyla bu bölgesel meselelerin içinde buluyorlar.
Çin’in Dünya Siyasetindeki Konumunun Genel Çerçevesi
Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisidir ve küresel ekonomik büyümenin temel itici gücüdür. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, küresel ticaret bağlantılarını güçlendirme ve Asya, Afrika ve Avrupa’daki nüfuzunu artırma stratejisinin bir örneğini oluşturuyor. Çin, geniş üretim tabanından ve tüketici pazarından yararlanarak kendisini birçok ülke için kritik bir ticaret ortağı olarak konumlandırmış vaziyettedir.
Çin, ileri teknolojiye, güç projeksiyon yeteneklerine odaklanarak ve stratejik nükleer kuvvetlerini geliştirerek ordusunu önemli ölçüde modernize etti. Halk Kurtuluş Ordusu, savaşa hazırlığını ve operasyonel esnekliğini geliştirmek için yeniden yapılandırıldı. Çin’in Güney Çin Denizi, Tayvan Boğazı ve Hindistan sınırı boyunca yürüttüğü askeri faaliyetler, onun toprak anlaşmazlıkları ve bölgesel hakimiyet konusundaki iddialı duruşunu yansıtmaktadır.
Çin, çıkarlarını geliştirmek için ikili ilişkiler ve çok taraflı kuruluşlara katılımın bir karışımını kullanmaktadır. Diğerlerinin yanı sıra Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS ve G20’de aktiftir. Çin, kültürünü, değerlerini ve kalkınma modelini teşvik ederek yumuşak güce yatırım yapmaktadır. Konfüçyüs Enstitüleri, uluslararası medya ve kalkınma yardımı, küresel imajını geliştirmek için kullanılan araçlardır.
Çin, yapay zeka, 5G teknolojisi ve yenilenebilir enerji gibi sektörlere odaklanarak inovasyonda küresel bir lider olmayı hedefliyor. Araştırma ve geliştirmeye yaptığı yatırımlar oldukça önemlidir ve ekonomik ve güvenlik hedefleriyle stratejik olarak uyumludur.
Çin, hem sera gazlarının önemli bir yayıcısı hem de yenilenebilir enerjide önemli bir yatırımcı olarak küresel iklim politikasında kilit bir oyuncudur. Karbon emisyonlarını 2030’dan önce zirveye çıkarmayı ve 2060’a kadar karbon nötrlüğe ulaşmayı taahhüt etti.
Çin’in siyasi sistemi ve özellikle Sincan, Hong Kong ve ifade özgürlüğüne ilişkin insan hakları sicili, önemli uluslararası eleştirilere maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu sorunlar onun küresel duruşunu ve Batı demokrasileriyle ilişkilerini etkilemektedir. Adil olmayan ticaret uygulamaları, fikri mülkiyet hırsızlığı ve devlet kapitalizmi suçlamaları, Çin’in özellikle ABD ile olan ticari ilişkilerinde çekişme noktalarıdır.
Yahudi Sermayesi ve Çin
Yükselen bir süper güç olarak Çin, Yahudi sermayesi ve Siyonist gruplar da dahil olmak üzere küresel ilgiyi üzerine çekmektedir.
Tarihsel olarak, Song Hanedanlığı (MS. 960-1279) döneminde Çin’e yerleşen Kaifeng Yahudileri gibi dikkate değer istisnalar dışında, Yahudi toplulukları Çin’de minimum düzeyde varlığa sahip olmuşlardır. 20. yüzyılda Şangay, Holokost’tan kaçan Yahudiler için bir sığınak haline gelmiş ve bu da şehirde geçici ama önemli bir Yahudi varlığına yol açmıştı. Ancak bugün Çin’deki Yahudi cemaati Avrupa, Amerika ve İsrail’dekilerle karşılaştırıldığında nispeten küçük kalmaktadır.
Genellikle Yahudi girişimciler ve finans kurumları tarafından temsil edilen Yahudi sermayesi, Çin’i hedef alan herhangi bir spesifik veya koordineli bir plan göstermemektedir. Ancak finans ve ticaretin küreselleşmesi, doğal olarak Yahudi ticari çıkarları ile Çin’in gelişen ekonomisi arasında etkileşimlere yol açtı. Önde gelen Yahudi iş dünyası figürleri ve firmaları, benzersiz bir stratejik plan yerine daha geniş ve sıradan küresel yatırım eğilimlerini yansıtarak Çin’le ilişkilerini geliştirmektedirler.
Örneğin Goldman Sachs gibi Yahudi kökenli yatırım firmaları Çin’de faaliyet gösteriyor ancak faaliyetleri küresel yatırım stratejileriyle uyumlu. Yahudi sermayesinin Çin’e katılımının, etnik-dinsel güdülerin yönlendirdiği hedefli bir çabadan ziyade, dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarından birinde fırsatlar arayan uluslararası sermayenin daha geniş bir eğiliminin parçası olduğu görülmektedir.
Öncelikle İsrail Devleti’nin kurulmasına ve desteklenmesine odaklanan Siyonist hareketler, tarihsel olarak çabalarını önemli Yahudi nüfuslarının bulunduğu veya İsrail’i doğrudan etkileyen jeopolitik çıkarların bulunduğu bölgeler üzerinde yoğunlaştırmıştır. Nispeten küçük Yahudi topluluğu ve müdahaleci olmayan dış politikasıyla Çin, bugüne kadar Siyonist gündemlerin birincil odak noktası olmamıştır.
Çin ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler, 1992’de resmi diplomatik bağların kurulmasından bu yana önemli ölçüde gelişmiştir. Bu ilişki, Siyonist ideolojik arayışlardan ziyade, özellikle teknoloji ve yenilik alanlarındaki karşılıklı ekonomik çıkarlar tarafından yönlendirilmiştir. İsrail-Çin ilişkisi pragmatik; ticaret, yatırım ve teknolojik iş birliği merkezlidir. Son yıllarda İsrail ve Çin güçlü bir ekonomik ortaklık geliştirdiler. Çin, İsrail teknolojisi ve altyapı projelerinde önemli bir yatırımcı haline gelirken, İsrail de Çin’i teknolojik yenilikleri açısından çok önemli bir pazar olarak görmektedir. Bu ekonomik ilişki genellikle Çin’in Kuşak ve Yol projesi bağlamında çerçeveleniyor ve İsrail’in stratejik konumu bu proje özelinde potansiyel lojistik avantajlar sunuyor. Çin-İsrail ilişkileri etnik-dini stratejilerden ziyade pragmatik ekonomik çıkarlar tarafından yönlendirilmektedir.
Çin’de Yahudi Lobiciliği
Lobicilik, çeşitli grupların hükümet politikalarını ve kararlarını etkilemeye çalıştığı birçok demokraside yaygın bir uygulamadır. ABD’de Yahudi örgütleri köklü bir varlığa sahiptir ve çeşitli konularda etkin bir şekilde lobi faaliyeti yürütebilmektedir. Ancak Çin’deki siyasi ve sosyal manzara oldukça farklıdır. ABD’de lobicilik, siyasi sürecin düzenlenmiş ve ayrılmaz bir parçasıdır. Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) ve Hakaretle Mücadele Birliği (ADL) gibi Yahudi örgütleri önde gelen lobicilerdir. Bu lobiciler kanun koyucularla yakın ilişkiler kurar, politika tartışmalarına katılır ve kamuoyunu harekete geçirir.
Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından yönetilen Çin’in siyasi sistemi, ABD’ninkinden temel olarak farklıdır. ÇKP, bağımsız lobicilik çabalarına sınırlı tolerans göstererek, siyasi faaliyetler ve kamusal söylem üzerinde sıkı bir kontrole sahiptir. Çin siyasetinin merkezi doğası, karar alma süreci yukarıdan aşağıya hiyerarşiktir ve ABD’de uygulandığı gibi kamu lobiciliği hem yaygın değildir hem de tipik olarak izin verilmemektedir.
Çin’deki Yahudi cemaati küçüktür ve ABD’deki gibi tarihsel ve örgütsel varlığa sahip değildir. Şanghay ve Pekin gibi büyük şehirlerde Yahudi gurbetçiler ve bazı iş adamları bulunsa da bunlar önemli bir siyasi veya sosyal güç oluşturamamaktadır. Dolayısıyla lobi faaliyeti yapma kapasiteleri sınırlıdır. Çin hükümeti, dış nüfuz ve lobi faaliyetlerine ilişkin katı düzenlemelerle siyasi faaliyetleri sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Bağımsız lobi faaliyetlerine, özellikle de dış müdahale olarak algılananlara izin verilmez. Çin’in sivil toplumu ABD’ye kıyasla az gelişmiştir. STK’lar ve savunuculuk grupları, Yahudi örgütleri de dahil olmak üzere herhangi bir grubun bağımsız olarak faaliyet göstermesini ve lobi faaliyetinde bulunmasını zorlaştıran katı düzenlemelerle karşı karşıyadır.
Son gelişmeler ışığında Çin’in İsrail aleyhine Gazze lehine bir tavır takınması da mevcut olarak Çin üzerinde güçlü bir Yahudi-İsrail etkisi olmadığı fikrini desteklemektedir. Çin’in mevcut Gazze politikası, ateşkesi teşvik etmek, insani yardım sağlamak ve İsrail-Filistin çatışmasına iki devletli çözümü savunmak etrafında şekillenmektedir. Çin, Filistin Ulusal Yönetimi ve Birleşmiş Milletler kuruluşları aracılığıyla yapılan 2 milyon dolarlık yardım da dahil olmak üzere Gazze’ye acil insani yardım sağladı ve yardımlarını sürdürme sözü verdi. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla iki devletli çözüm ihtiyacını vurgulayan Çin, uluslararası fikir birliğine varmak ve Filistin sorununa erken, kapsamlı, adil ve kalıcı bir çözüm bulmak için daha yetkili bir uluslararası barış konferansının toplanmasını savunuyor. Dengeli bir pozisyon alarak sivillere yönelik saldırıları kınayan ve ateşkes çağrısında bulunan Çin, İsrail’in eylemlerini “toplu cezalandırma” olarak eleştiriyor ve bu yaklaşımı hem Arap hem de İsrail taraflarıyla iyi ilişkiler sürdürmenin bir yolu olarak görüyor. Kuşak ve Yol Projesi aracılığıyla Arap ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeyi ve Filistin meselesinde birleşik bir duruş oluşturmayı hedefleyen Çin, aynı zamanda İran ve Rusya ile de ortak bir duruş sergiliyor. Çin, Gazze’ye insani yardım sağlamaya devam etme sözü verirken, uluslararası topluma çatışmanın yayılmasını ve bölgesel istikrarı etkilemesini önlemek için pratik önlemler alması çağrısında bulunuyor. Bu politikalarla Çin, çatışmaya barışçıl bir çözüm getirilmesini teşvik etmeye, etkilenenlere insani yardım sağlamaya ve diplomatik çabalarla bölgesel nüfuzunu güçlendirmeye odaklanıyor.
Yahudi ya da Siyonist grupların etkisinin hangi süper güç üzerinde ne ölçekte olduğunu anlayabilmek için ABD ve Çin’in tutumlarını kıyaslamak gerekmektedir. Çin ve ABD, İsrail’e karşı jeopolitik stratejileri ve dış politika öncelikleri doğrultusunda farklı tutumlar sergiliyor. Çin, ateşkes ve iki devletli çözümü savunan, Gazze’ye insani yardım sağlayan ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi gibi girişimler yoluyla bölgesel istikrarı teşvik etmek için hem İsrail hem de Arap ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kuran dengeli bir tutum sürdürüyor. Bunun tersine, ABD’nin İsrail ile güçlü bir ittifakı var. Bu ittifak önemli askeri ve ekonomik destek, siyasi destek ve İsrail’in eylemlerinin uluslararası forumlarda savunulmasını içeriyor. Çin, insani yardım ve ekonomik iş birliğine vurgu yaparken, ABD, çoğunlukla İsrail yanlısı lobi gruplarından etkilenen stratejik ortaklık ve güvenlik kaygılarına odaklanıyor. Bu, Çin’in tarafsız bir aktör olarak görülmesine, ABD’nin ise İsrail’in sadık bir destekçisi olarak görülmesine yol açmaktadır.
İsrail’in Çin’deki Yatırımları ve Gelecek Planları
İsrail’in Çin’le ekonomik ve diplomatik ilişkileri son birkaç on yılda önemli ölçüde arttı. İsrailli şirketler Çin’in gelişen teknoloji sektörüne giderek daha fazla yatırım yapıyor. Buna yapay zeka, siber güvenlik ve biyoteknolojiye odaklanan startuplar ve Ar-Ge merkezleri de dahildir. İsrail’in teknoloji ekosistemi yenilikçiliğiyle ünlüdür ve Çinli firmalar, teknolojik uzmanlıklarından yararlanmak için İsrailli startup’larla işbirliği yapmaya büyük ilgi göstermektedir.
Su yönetimi ve tuzdan arındırma konusunda uzmanlaşmış İsrailli şirketler Çin pazarında önemli ilerlemeler kaydetti. Çin’in acil su kıtlığı sorunları göz önüne alındığında, İsrail’in verimli su kullanımı, sulama ve arıtma teknolojilerine büyük değer veriliyor. Damla sulama ve hassas tarım gibi tarımsal teknolojilere yapılan yatırımlar, Çin’de tarımsal verimliliğin artırılmasına yardımcı oluyor. İsrail’in bu alanlardaki uzmanlığı, Çin’in tarım sektörünü modernleştirme çabalarına katkıda bulunuyor. İsrail’in Çin’deki yatırımları sadece ekonomik amaçlı değil, aynı zamanda stratejik açıdan da önemlidir. Ortaklık, ikili bağları güçlendirmeye ve iki ülke arasındaki karşılıklı anlayışı geliştirmeye hizmet ediyor. Çin’in geniş pazarı İsrailli şirketlere genişleme fırsatları sunarken, İsrail’in teknolojik ilerlemeleri Çin’in inovasyonda küresel lider olma hedefleriyle uyumlu. Tıpkı ABD’de olduğu gibi Yahudi sermayesi küresel güç olan Çin’de kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Böylelikle Çin’in gelecek yüzyıllarında ülkenin kritik noktalarında yer edinerek ülkede söz sahibi bir grup oluşturmayı hedeflemektedir.
Gelecek planları arasında ikili ticareti daha sorunsuz hale getirmek için ticaret anlaşmalarının müzakere edilmesi yer alıyor. İsrail, ticaret engellerini azaltmayı ve Çin’deki İsrail mal ve hizmetlerine yönelik pazar erişimini artırmayı hedefliyor. Her iki ülke de yenilenebilir enerji, otomotiv teknolojileri ve akıllı şehirler dahil olmak üzere çeşitli ekonomik sektörlerde iş birliğini genişletmeyi amaçlıyor. Bu, Çin’in yeşil teknoloji ve akıllı altyapı projelerine İsrail yatırımlarının artmasını içermektedir.
İsrail’in Çin’deki yatırımları, ortak ekonomik çıkarlar ve tamamlayıcı güçler üzerine kurulu stratejik bir ortaklığı yansıtıyor. Ticareti genişletme planları, teknolojik iş birliğinin artması ve diplomatik bağların güçlendirilmesiyle İsrail-Çin ilişkilerinin geleceği için karşılıklı bağımlılık görüntüsü sunmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar
Beyaz, F. (2024). Çin’in Gazze Politikası. HESAM. https://hesam.org.tr/portfolio/cin-gazze-politikasi/
Chase, M. S. (2016). China’s Incomplete Military Transformation: Assessing the Weaknesses of the People’s Liberation Army (PLA). RAND Corporation.
Cottle, T. (2024). Western powers unveiled their plan to counter China. The National Interest. Retrieved June 23, 2024, from https://nationalinterest.org
Efron, S., Haskel, E., Herzog, R., & Laskai, L. (2019). “Chinese Investment in Israeli Technology and Infrastructure.” RAND Corporation Research Report.
Ferdinand, P. (2016). “Westward ho—the China dream and ‘one belt, one road’: Chinese foreign policy under Xi Jinping.” International Affairs, 92(4), 941-957.
Fewsmith, J. (2013). “The Logic and Limits of Political Reform in China.” Cambridge University Press.
Freund, M. (2015). “Jewish Entrepreneurs and the Chinese Market.” Journal of Global Business and Economic Policy, 8(3), 122-139.
Goldman, M. (2014). “China’s Political Development: Chinese and American Perspectives.” Rowman & Littlefield Publishers.
Haass, R. (2020). The World: A Brief Introduction. Penguin Press.
Human Rights Watch. (2022). “World Report 2022: China.”
Ikenberry, G. J. (2011). Liberal Leviathan: The Origins, Crisis, and Transformation of the American World Order. Princeton University Press.
Kennedy, S. (2016). “The myth of the Beijing Consensus.” Journal of Contemporary China, 19(65), 461-477.
Kurlantzick, J. (2007). Charm Offensive: How China’s Soft Power is Transforming the World. Yale University Press.
Li, Y., & Wang, Y. (2021). “China’s path to carbon neutrality.” Nature Climate Change, 11(9), 789-790.
Lowy Institute. (2024). The future of US-China relations: Balancing competition and cooperation. Lowy Institute. Retrieved June 23, 2024, from https://www.lowyinstitute.org
London Daily. (2024). Tony Blair urges western powers to stand up to China. London Daily. Retrieved June 23, 2024, from https://londondaily.com
McBride, J., & Chatzky, A. (2019). “Is ‘Made in China 2025’ a Threat to Global Trade?” Council on Foreign Relations.
Mearsheimer, J. J. (2014). The Tragedy of Great Power Politics. W.W. Norton & Company.
Nye, J. S. (2011). The Future of Power. PublicAffairs.
Office of the United States Trade Representative. (2020). “2020 Report to Congress On China’s WTO Compliance.”
Shambaugh, D. (2016). “China’s Future.” Polity Press.
Shichor, Y. (2016). “Israel’s China Policy: Opportunities and Challenges.” International Journal of Middle Eastern Studies, 48(2), 285-302.
Stiglitz, J. E. (2002). Globalization and Its Discontents. W.W. Norton & Company.
Waltz, K. (2010). Theory of International Politics. Waveland Press.
Wu, G. (2015). “The China Puzzle: Conflict of Interest, Identity, and Policy.” Stanford University Press.
Yale Journal of International Affairs. (2024). Deterring China’s military aggression: DoD strategic options for securing the Western Pacific. Yale Journal of International Affairs. Retrieved June 23, 2024, from https://www.yalejournal.org
Zhu, Z. (2010). China’s New Diplomacy: Rationale, Strategies, and Significance. Ashgate Publishing.
PDF Dosyasına Ulaşmak İçin Tıklayınız: Çin’in Küresel Siyasetteki Duruşu Ve Yahudilerle İlişkileri